Such things as are good simply because they have been commanded or instituted, or as being symbols of something good, are mere shadows which cannot be reckoned among actions that are the offspring, as it were, or fruit of a sound mind and of intellect.

PREMIUM FEATURE
Advanced Search Filters

Filter search results by source, date, and more with our premium search tools.

That by the decrees and volitions, and consequently the providence of God, Scripture (as I will prove by Scriptural examples) means nothing but Nature's order following necessarily from her eternal laws.

Il est contre le bon sens de mettre une enveloppe précieuse à des choses de néant ou de peu de valeur.

those, who are believed to be most self — abased and humble, are generally in reality the most ambitious and envious

BUENO Y MALO (bonum-malum) Es bueno lo que favorece la relación de movimiento y reposo (M-R) que articula las partes del cuerpo humano (E3P39); lo que ayuda a acercarse al modelo ideal de naturaleza humana elegido como guía estratégica de la conducta (E4Praef.); lo que concuerda con la propia naturaleza, especialmente en términos racionales (E4P40); también lo es cuanto promueve el desarrollo de la racionalidad (E4P27 y A5); y, finalmente, todo lo que reporta con certeza alguna utilidad, mientras que es nocivo aquello que lo impide (E4Def1 y 2). Como es obvio, se llama malo a lo contrario en los cinco sentidos mencionados, toda vez que es algo derivado y está en función de lo bueno. No hay un bien o un mal absolutos, sino unas relaciones valorativas adaptadas a la situación (E4Praef.), lo que no supone un puro relativismo, sino una inteligencia flexible de lo que conviene.

Les stoïciens ont voulu soutenir que nos passions dépendent entièrement de notre volonté, et que nous pouvons les gouverner avec une autorité sans bornes; mais l'expérience les a contraint d'avouer, en dépit de leurs principes, qu'il ne faut pas peu de soins et d'habitude pour contenir et régler nos passions .

يظن الناس أنفسهم أحرارًا لأنهم شاعرون بإرادتهم ورغباتهم، ولكنهم يجهلون الأسباب التي أفضت بهم إلى الإرادة والرغبة

— — -
susmak da konuşmak da insanın elinde olsaydı bu dünya sahiden çok daha mutlu bir dünya olurdu. Ama yaşam bize defalarca göstermiştir ki, insan dilinden başka her şeye daha çok hakim ve başka her şeyi yapabiliyor da bir tek arzularına gem vuramıyor. — — — Gıpta, başkalarının da arzuladığını hayal ettiğimiz bir şeye karşı içimizde uyanan arzudur. Başkalarının kaçtığını gördüğünde kaçan, başkalarının korktuğunu gördüğünde korkan, hatta başkasının elinin yandığını gördüğünde kendi elini çekip bedenini sanki kendi eli yanmış gibi oynatan insana başkasının hareketlerini taklit ediyor deriz, başkasına gıpta ediyor demeyiz; gıpta etmenin ve taklit etmenin nedenlerinin farklı olduğunu bilmemizden değil tabii, sadece bize soylu, yararlı ya da hoş gelen bir şeyi taklit eden insana gıpta ediyor demek adet olmuştur da ondan. — — -

sadece yoksunluk açısından uyuşan şeyler, yani sahip olmadıklan özellikler açısından uyuşan şeyler gerçekte hiçbir açıdan uyuşmazlar. — — -

Hırslı adam hiçbir konuda ölçülü olmayacaktır, yeter ki yakalanmayacağına dair umudu olsun; hele ayyaşların ve şehvet düşkünlerinin arasında yaşayıp gidiyorsa, zaten kendisi de hırslı olduğundan, onların kusurlarına daha fazla meyledecektir.
... Yoksul insan bir de hırslıysa artık hiç susmadan sürekli paranın kötüye kullanımından, zenginlerin ahlaksızlıklarından konuşup durur. Ama böyle yaparak sadece kendisine işkence çektirir ve sadece kendi yoksulluğuna değil başkalarının zenginliğine de nasıl tahammül gösteremediğini açığa vurur. Sevgilisi tarafından beklediği ilgiyi göremeyenler de böyle yapar, kadınların kararsızlıklarından, yalancılıklarından ve bunun gibi dile pelesenk olan başka kusurlarından başka hiçbir şey düşünemez olur, ama sevgilisi tarafından yeniden kabul gördüklerinde de bütün bu düşündüklerini bir anda unutuverir. — — -

acı da iyi bir duygudur, çünkü incinen kısmın henüz çürümemiş olduğunu gösterir. — — -